Çukurova’dan Hikayeler (5.Sayfa)

Çukurova’dan Hikayeler (5.Sayfa)


Çukurova’dan Hikayeler (5.Sayfa)

Normalde 2 saat süren yolculuk yolların çukurlu ve bozuk olmasından dolayı daha uzun sürmüştü. Doktor hastaları incelediğinde kurtulmalarının mümkün olmadığı kasnısına vardı. Giderken de bir heyet geleceğini ve köyün inceleneceğini söyledi. Doktorun dediği olmuştu. Cemal anne ve babasını kaybetmişti. Köylü bu ölümden sonra artık dışarı adımlarını atamaz oldu. Su isteyen bahçeler sulanmaz oldu. Keçiler, koyunlar zayıflıktan süt veremez oldu. Köye bir ölüm sessizliği çökmüştü adeta. Vilayetten bir heyet geldi ve incelemeye başladı tüm köyü. Bu arada Muhtar Dede’nin komşusu da ölünce Muhtar Dede köyü terk etmeye kadar verdi. Giderken de kendine ait olan her şeyi köylüye bırakmıştı. Heyet köyü incelemiş ve köyün boşaltılmasına karar vermişti. Bunu duyan köylüler hemen gitme hazırlığına başladı. Cemal Adana da ki akrabalarının yanına gitti. Rahmi en yakın arkadaşının gittiğini görünce hüngür hüngür ağladı ama yapacak ta bir şey yoktu. Kamil Efendi “Köyümüzü terk etmemiz gerek nereye gideceğiz” diye sordu. Halime hanım “Ağabeyin Ankara’ya taşındı onun yanına gitsek bir müddet orda kalsak sonra sen bir iş bulursun ağabeyinin yanından ayrılır ev kiralarız” dedi. Kamil Efendi “Adana da ki halam bize yardım eder ancak enişte ile aramız iyi değil o kabul etmez. Başka da seçeneğimiz yok” dedi. Kamil Efendi ağabeyinin yanına gitmek istemiyordu çünkü ağabeyi kibirli ve cimri bir adamdı. Zamanında babalarından kalan mirası bölüşürken ağabeyi Kamil Efendiye haksızlık etmiş ve Kamil Efendi ağabeyine olan saygısından dolayı sesini çıkarmamıştı. Kamil Efendi bir süre daha düşündü. Başka yolu yoktu içinden istemeye isteyeme “Ağabeyime haber salayım bizi misafir etsin” dedi. Halime Hanım “Allah yardım eder. Sen bir an önce iş bulmaya bak” dedi. Rahmi, köye hastalık yayılmadan önce annesine ve babasına köyden gitmek istediğini söylediğinde içindeki duygular bambaşkaydı. Şimdi köyden ayrılmanın vakti gelmişti ve Rahmi köyden gitmeyi hiç istemiyordu. Hazırlıklarını tamamladılar. Vilayetten gelen kamyon ile Ankara’ya doğu yola çıkmadan önce Rahmi, Kamil Efendi ve Halime Hanım durup köye bir baktılar. Halime hanım ağlıyordu. Kamil Efendi gözlerini kısmış köye bakıp iç geçiriyordu. Rahmi bahçede oynadığı oyunları düşündü. Derede balık avladıklarını, merada koşup şarkı söylediklerini, okula giderkenki geç kalma telaşını gözlerinin önüne getirdi. Çok sevdiği arkadaşı Cemal de yoktu. Köyden çoğu kişi taşınmış kalanlar da hazırlık yapıyordu. Bir zamanlar köylülerin toplandığı meydan artık bom boş kalmıştı. Meralar dağın eteklerine kadar uzanan çimenlerini hafif rüzgarın etkisi sallıyordu. Dereden akan su sanki bugün durgunlaşmıştı. Rahmi tüm bu düşüncelerle köyüne son kez baktı. Kamyona bindi ve evlerinden ayrılırken içinden “belki bir gün geri gelirim, evet geleceğim ve bir daha hiç ayrılmayacağım” dedi. Halime Hanım ağlamaklı gözlerle evine baktı ve Kamil efendiye dönüp “Bu hastalık ne kadar sürer ne zaman geri geliriz?” dedi. Kamil Efendi “ Orasını Allah bilir” dedi. Yolculuk boyunca Rahmi hep köyünü düşündü. Ne kadar da zor geliyordu ayrılık. Anne ve babasına köyden gitmek istediğini söylediği için kendine kızıyordu. 13 yaşı hayatının dönüm noktası olacaktı. 13 yıl ona çok uzun geliyordu çünkü 13 yıla her şeyi sığdırdığını düşünüyordu. Kamyonun kapağı açıldığında içindeki eşyalar boş odaya nasıl sığar diye düşündü Ferhat. Kardeşi onun yanında kalacaktı üstelik 3 kişilerdi. Yeğeni Rahmi’nin başını okşadı ve “Hadi sen git Ferit’in odasına yerleş” dedi. Ferit amcasının oğlunu görünce önce sevindi ancak Rahmi’nin eşyaları odasında yer kaplayınca yüzündeki memnuniyetsizlik ortaya çıktı. Eşyalar yerleştirildikten sonra akşam yemeği için bir araya geldiler. Yemekten Kamil Efendi, Halime hanım ve Rahmi iştahsız bir vaziyette birkaç lokma aldılar. Kamil efendi ağzına götürdüğü lokmaların sayıldığı hissi ile yemeği bıraktı. Ferhat neden yemediğini sordu Kamil Efendi’ye. Kamil Efendi canının istemediğini söyledi. Aslında canı istiyordu fakat ağabeyini tanıyordu. Ağabeyi mecburi almıştı yanına kardeşini. Yemekte fazla bir şey konuşmadılar ve yorgun oldukları için yatmaya gittiler. Rahmi zor da olsa uymuştu. Kamile efendi ve Halime Hanım sessizce konuşuyordu. Kamil Efendi “Ağabeyim bana iş bulacağını söyledi. Zaten bizim buradan gitmemizi ister bu nedenle mutlaka bir iş bulacaktır” dedi. Halime Hanım “Tamam sabah ola hayrola” dedi ve uykuya daldılar…Çukurova’dan Hikayeler (6.Sayfa) İçin Tıklayın

 

 

Kaynak: Hikayenin telif hakları beyinsi.com sitesine aittir. Kopyalanamaz, çoğaltılamaz, izin alınmadan paylaşılamaz.

Tweetle
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

861 0,458