Beyinsi

Çukurova’dan Hikayeler (7.Sayfa)

Çukurova’dan Hikayeler (7.Sayfa)

Sabah olduğunda Kamil Efendi Halime Hanım’ı da yanına alarak iş aramak için yol çıktı. Akşam olduğu halde eve dönmemişlerdi. Rahmi amcasına neden gelmediklerini sordu. Amcası da “Merak etme gelirler birazdan” dedi. Vakit iyice geç olmuştu anne ve babası hala ortalıkta yoktu. Rahmi amcasına bir kez daha sordu. Amcası da az da olsa endişelenmişti. Rahmi’ye hazırlanmasını söyleyerek aşağıya indi. Rahmi içinden anne ve babasına bir şey olacak olursa nasıl yaşayacağını düşündü. Yakında bulunan bir karakola geldiler. Durumu izah ettiler. Polisler bugün bir otobüsün iki kişiye çarptığını ve isimlerinin mevcut olduğunu söylediler. Rahmi içinden dua edecekti amcası Rahmi’yi hemen dışarı çıkardı. Otobüs anne ve babalarına çarpmış ikisi de oracıkta ölmüşlerdi. Rahmi için bir ay çok zor geçmişti. Her gece ağlayarak uyanması, anne ve baba sevgisinden mahrum kalması ona küçük yaşta kaldıramayacağı bir yükün yüklenmesi Rahmi’ye ağır gelmişti. Rahmi aradan geçen 3 yılın ardından artık 16 yaşında bir delikanlı olmuştu. Amcasının yanında kalmış ve zaman zaman hafif işlerde çalışmıştı. Amcası ona bir veterinerin yanında iş buldu. Rahmi burada çalışmayı seviyordu çünkü hep özlem duyduğu köyü aklına geliyordu. Hastalanan keçiler için ilaç verdiğinde müşteriye dönüp bende köydeyken keçilere bakardım diyordu. Rahmi çalışıp para biriktirdi. Askerliğini kimseye muhtaç olmadan bitirdi. Geri geldiğinde veteriner Rahmi’yi çalışkanlığında ötürü geri işe aldı. Rahmi artık hayatın tek başına sıkıcı olduğunu ve yuva kurma vaktinin geldiğini düşündü. Anne ve babası da yanında olsa ne güzel olurdu diye iç geçirdi. Bir gün veterinere elinde valizi olan genç bir kız gelir. Kız birkaç ilaç aldıktan sonra teşekkür edip çıkmaya hazırlanırken Rahmi kıza nereli olduğunu sorar. Kız Adanalı olduğunu, merkeze uzak bir köyde yaşadığını, köye gelen bir hastalık yüzünden buraya Ankara’ya taşındığını söyler. Rahmi’nin kalbi dışarıda atıyordu artık. Boğazı düğümlendi konuşamadı sonra “Sen Muhtar Dede’nin komşusu olan Gülsüm müsün?” dedi. Genç kız evet cevabını verince Rahmi ağlamaya başladı. Kız şaşkın şaşkın Rahmi’ye bakarken Rahmi “Ben Rahmi, Kamil Efendi’nin oğluyum Cemal’in komşusuyum” dedi. Kız elindekileri bırakarak oturdu ve büyük bir şaşkınlıkla Rahmi’ye baktı. Orada sohbete daldılar. Bir gün sonra buluşmak üzere sözleştiler. Gülsüm eve gidince köyünü ve Rahmi’yi düşündü. O da çok seviyordu köyünü ama hastalık yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştı. Rahmi’yle buluşmaya geldiğinde konuşacakları çok şeylerin olduğunu söyleyip birbirlerine anılarını anlatmaya başladılar. Rahmi ile Gülsüm birbirlerini tamamladıklarını düşündüler. Fırsat buldukça bir araya gelip birbirlerini tanımaya başladılar. 26 yaşına gelen Rahmi artık hayatını Gülsüm ile birleştirmek istiyordu. 4 yıl olmuştu tanışalı. Evlendiklerinde ikisi de çok mutlu huzur dolu yuvalarında yaşamaya başladılar. Gülsüm bir gün Rahmi’ye “Köye gittin mi hiç hastalıktan sonra?” dedi. Rahmi “Hayır” dedi. Gülsüm heyecanlı bir ses tonuyla “Peki gitmeye ne dersin?” dedi. Rahmi durdu şöyle bir düşündü. Köyden Ankara’ya geleli 13 yıl olmuştu. Kalbinde bir çarpıntı hissetti. Bu çarpıntı onu köyüne tekrar dönme ihtimalinden kaynaklı bir çarpıntıydı. Gülsüm’e “Hazırlan” dedi. Rahmi ani alınmış bir karar ile köyü ziyaret etmek istemişti. İçinden “Sahi bu zamana kadar neden köye gitmedim ki?” dedi. Bunu der demez de anne ve babası aklına geldi. İşte bu yüzden köye gidemedi. Anne ve babasız neden gideyim ki köye dedi kendi kendine. Ama artık bir nedeni vardı. Gülsüm ondaki köy aşkını yeniden ateşlemişti. Köy aşkı zaten hep vardı ancak yalnız başına köye gitmenin zor olacağını düşünmüştü hep. Otobüse bindiklerinde ikisinin de kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu…Çukurova’dan Hikayeler (7.Sayfa) İçin Tıklayın

 

Kaynak: Hikayenin telif hakları beyinsi.com sitesine aittir. Kopyalanamaz, çoğaltılamaz, izin alınmadan paylaşılamaz.

Exit mobile version